BEYOND THE REACH- AVIN
ÖTESİNDE (2014)
Robb White’nin romanından
uyarlanan filmin sonund
an başlayayım hemen. 7.2 puanındaki filmin sonu neden bu
kadar kötü ve klasik bitti onu anlayamadım. IMDb puanının bu kadar yüksek
olmasının sebebini neredeyse siyasi konulara ve iktidara yakınlık meseleleri
falan sanacam neredeyse. Ha film fena değil; heyecan ve aksiyon-gerilim
açısından beklentiyi karşılamıyor değil. Mıchael Douglas amcayı da epeydir bir filmde
izlemiyordum, hasret gidermiş olduk.
Filmdeki çöl görüntülerini
sevebilirsiniz ki benim çok hoşuma gitti. İlerleyen sahnelerdeki kızgın
güneşin, insan üzerindeki etkisini yansıtmak için yapılan makyajlar da hiç fena
değildi. Öyle bir çölde çırılçıplak kaldığınızı düşünsenize. Kıçınızda yumurta
bile pişebilir.
Michael amca avlanmak için
çöllere çıkan zengin bir iş adamını canlandırır. Yakışıklı oyuncu Jeremy Irvine
ise onun yanında ona yardımcı olmak için peşine takılır. Kamyonetin içinde sohpet,
muhabbet derken avlanma üzere çölü karış karış gezmeye başlarlar. Tam bu sırada
Madec (Michael amca) net olarak göremediği bir canıya ateş eder ve bu canlının
yanına gidince babalara geldiğini anlar. Çünkü öldürdüğü bir hayvan değil,
yardımcısı Ben’in de( Jeremy Irvine) tanıdığı kasabadan yaşlı bir amcanın ta
kendisidir.
Ben, ölen yaşlı adamın
cesedini alıp, kasabaya götürmelerini söylerken, bizim çakal iş adamı Madec ise
her şeyi unutmasını, cesedi kasabaya götürürlerse başlarına daha büyük bir bela
açılacağını söyler ve Ben’e yüklü miktarda para ve süper bir hayat vaad eder ve
Ben’de bu teklisi kabul eder.
Ama bizim yakışıklı oğlanın
içi rahat etmez ve ölen adama duyduğu saygıdan dolayı anlaşmayı bozar. Sen
misin anlaşmayı bozan, diyen Madec ise eline aldı mı pompalı tüfeği, Ben önde,
kendisi arkada, başlar Ben’i kovalamaya. Ava çıkan Ben, kendisi av olmuştur ama
Madec’i de birçok sürpriz beklemektedir.
IMDb :6.6
Yapımı : 2014 - ABD
Tür : Gerilim
Yönetmen : Jean-Baptiste Léonetti
Oyuncular : Michael Douglas , Jeremy Irvine , Hanna Mangan Lawrence , Ronny Cox , Patricia Bethune
Senaryo : Robb White , Stephen Susco
Yapımcı : Michael Douglas , Alton Walpole
Diğer Adı : The Reach
THE CANAL- ÖLÜM FISILTISI (2014)
Sırada İrlanda yapımı bir
film var. Ben filmi izlerken pek çok kere farklı farklı filmlere gidip geldim.
Film, bence orijinal bir film denemez. Sanki pek çok filmden esinlenerek
yapılmış gibi görünüyor. Benim yakalayabildiklerim; The Amitiyville Horror
(Dehşet Sokağı), Sinister (Lanet) ve The Ring (Halka). Ama yinede izlemeye
değer bulunabilinir. Film, fantastik, kabus gibi sahnelerle dolu olmasına
rağmen temelinde yatan şey; dramatik bir psikolojik gerilim.
Ulusal bir film arşivcisi
olan David, yardımcısıyla birlikte okullarda sunumlar yapıp, öğrencilere gerçek
cinayetlerin yaşandığı çok eski film kayıtlarını ziletip, çocukların ödelerinin
boklarına karışması sağlayan iş arkadaşıdırlar.
Bir süre sonra David ve
karısı yeni bir ev satın almaya karar verirler ve nerde hayalaetli bir ev
vardır, gider onu bulurlar. Genelde bu tür evlerin geçmişi saklandığı için
ucuza verilen bu evlere atlayacak moronlar mutlaka bulunmaktadır.
David ve karısı eve
yerleştikten bir süre sonra, David’in iş arkadaşı bu eve ait bir film kaydını
David’e verir; film de bu evde daha önceden yaşanmış gizemli ve korkunç
olaylara ait görüntüler yer almaktadır; yaratıklar, ruhlar, cinayetler. Bütün
bunlar olurken, karısının kendisini aldattığından şüphelenen David, onu bir
gece takip ederek gerçeği öğrenir ve o gece karısı kaybolur. Polis devreye
girince, işin arkasında David’in olduğunu düşünseler de, David’e göre bu
cinayetin tek sorumlusu; film de izlediği yaratıklardır.
IMDb: 5.9
Vizyon Tarihi: 29 Mayıs 2015
Yapımı : 2014 - İrlanda
Tür : Korku
Süre: 90 Dak.
Yönetmen : Ivan Kavanagh
Oyuncular : Rupert Evans , Antonia Campbell-Hughes , Anneke Blok , Serena Brabazon , Steve Oram
Senaryo : Ivan Kavanagh
Yapımcı : -
Diğer Adı : Kanal
THE FOG- SİS (1980)
Oh! Film de kimler yok ki;
Sapık filminin meşhur duş sahnesindeki sarışın hatun Janet Leigh, Halloween
filmin yıldızı Jamie Lee Curtis, Adrienne Barbeau ve yönetmen koltuğunda John
Carpenter. Halloween kadar başarılı olamasa da klasik filmler arasına
yerleşmeye aday bir film diyebileceğimiz bir film Fog. Filmi izlerken, filmdeki
sahil kasabasında, kasabanın sürekli caz çalan yerel radyosunu dinleyerek orada
yaşabileceğimi düşündüm. Taaaa ki ortalığı sis basıp, elinde
kacanlarla insanları öldüren yaratıklar ortalığa çıkana dek. Ama kasabanın öyle
bir sakin havası var ki, sanırım o kasabada bu yaratıklarla da yaşabilirim.
Yüz yıl önce kasabaya gelen
bir gemi batınca, tüm gemi mürettebatı da gemiyle birlikte batar ve ölürler.
Kasaba halkı da gemideki altınları çorlayıp, altınları erittikten sonra dev bir
altın haç yaparlar ve günümüze kadar bu haç gelir. Sessiz ve sakin bir yaşam
süren kasabalılar, bir gün kasabayı saran sisle birlikte tek tek ölmeye
başlarlar. Sisin içinden, intikam amaçlı ve kasabadaki altınlarını geri almaya gelen
hayaletler, alacaklarını alana kadar insanları rahat bırakmayacaklardır.
Kefenin cebi yok diyecem ama
bizim hayalet mürettebat hiç de öyle düşünmüyor. “Altınlarım da altınlarım”
diyen hayaletlerin iki eli de kasabalının yakasında. Filmin dvd’sini piyasada
bulabilmeniz mümkün. Filmi cumartesi gecesi keyfi olarak seçtiğim için, yanında da kendi ellerimle yaptığım patatesli ve peynirli börekleri yiyerek keyfime keyif kattım. E- yanında da mis gibi bir çay.